30 Kasım 2011 Çarşamba

İnanmıyorum::::

Artık devir değişti zamane fotoları çok garip şeyler var
NİNELER ÖPER SİZİ


Annemin sayfasından buldum bu fotoğrafı çok güldüm!!!!''SESLİ''

Amaniiiiin!!!!!!!!!!!1

                                                                                                                   

BİR ANKET!!

BU ankette Aile Konusu belirlenecek:)
Ben yazımı yazmıştım daha önce.Ben ailemle uzun zamandır bir etkinlik yapıyoruz.Herkes haftada 1 konuyu araştırıp cumartesi veya pazar günü hazırladığı sunumu ailesine sunuyordu.Şimdi bu ankette de Bu Konuları Belirlemekte zorluk çekenler için bir etkinlik.:))))Konular
A)Hayvanlar alemi
B)Biyografi
C)İnsanlık tarihi
D)Tarihi olaylar:)

29 Kasım 2011 Salı

Annemi seviyorum

Anne seni çook seviyorum hayatımın en önemli parçasısın.Seni çok seviyorum.Hayatımın anlamı anneme sevgiler:)

Köpekbalıkları


Köpekbalıklarııııı


KÖPEKBALIKLARI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMAM

Köpekbalıkları taaa dinazorlar zamanından günümüze gittikçe daha fazla küçülerek gelmiş denizde yüzen balık diye anılmasıyla beraber aslında bir memeli olan bu hayvanlarla ilgili küçük bir araştırma …. İnlizcede shark(şark)köpekbalığı anlamına da gelir bazıları onlara’’JAWS’’ (caws) der.Aslında köpekbalığı.
( EN YIRTICI BALIK              
   En büyük yırtıcı balık olma rekoru Jaws filminin de kahramanı olan “büyük beyaz köpek balığı” veya beyaz “noktalı köpek balığı” (Carcharodon carcharias)dır. Kuzey Amerika’nın serin ve sıcak sularında, Güney Afrika, Güney ve Batı Avustralya, Yeni Zelanda, Şili ve Japon denizlerinde bulunduğu gibi Adriyatik sahilleri başta olmak üzere Akdeniz’de de görüldüğü bildirilmiştir. Dişilerinin erkeklerinden daha büyük olduğu bu türde 1945 yılında yakalanan bir dişi 6,4 m. uzunlukta ve 3314 kg. ağırlıkta ölçülmüştür. )

.
 Köpek balıklarının sadece çok keskin dişleri olduğu için kurbanlarını ısırabildikleri belirtiliyor.

Köpek balıklarının milyonlarca yıl hayatta kalmalarının sebeplerinden birinin di
ş ve çene yapıları olduğu biliniyor. Alt ve üst çenede 4 ya da 5 sıra halinde dizilen ve sayıları türlerine göre değişen köpek balıklarının dişlerinin hemen arkasındaysa “yedek dişler”i bulunuyor. Beslenme sırasında dişler kırıldığında yerini bu dişler alıyor. Bu hızlı değişim birkaç günle birkaç hafta arasında meydana geliyor.

KÖPEK BALIKLARI HAKKINDA BİLİNMEYENLER
Fosil kayıtlara göre köpek balıkları yaklaşık 400 milyon yıldan beri hayatlarını sürdürüyor. Vücut yapıları kemik yerine kıkırdaktan oluşan, bu nedenle de sualtında oldukça kıvrak hareket edebilen bu hayvanların en büyük dezavantajları, kemikli balıklarda bulunan ve su içinde dengede kalmalarını sağlayan “yüzme keselerinin” olmayışıdır. Yüzmeyi bıraktıkları anda, ağır bir metal parçası gibi dibe çöken köpek balıkları sürekli hareket etmek zorundadır. Bununla beraber yüzme keselerinin olmaması, su içinde dikey yönde oldukça hızlı hareket edebilmelerini sağlar. Ayrıca, bu hayvanlarda vücudun yaklaşık yüzde 20-30’u karaciğerden oluşur. Bu çok yağlı karaciğerler, köpek balıklarına pozitif bir yüzerlilik kazandırır. 

Bugün dünyada 350 köpek balı
ğı türü yaşıyor. Türkiye civarındaki denizlerde ise 27 köpek balığı türü hayatını sürdürüyor ve bunlar içinde tehlikeli olabilecek 8 tür bulunuyor.

TEHLİKE YARATAMAYACAK KADAR DERİNDE YAŞALARR
En büyük tür yaklaşık 20 metrelik uzunluğuyla balina köpek balığı (Rhincodon typus), en küçüğüyse 20 cm’lik cüce kedibalığıdır (Etmopterus perryi). Balina köpek balıkları dışındaki türlerin hepsi etçildir. Balina köpek balıkları ise dev cüsselerine rağmen sadece planktonlarla (mikroskopik canlılar) beslenirler. En büyük etçilse “büyük beyaz” olarak bilinen 7,2 metrelik boyuyla, Carcharodon carcharias’tır. Ancak türlerin çoğunluğu oldukça küçük boyludur. Buna ilaveten tehlike yaratabilecek herhangi bir organları yoktur ve insanlara potansiyel bir tehlike kaynağı olamayacak kadar derinlerde yaşarlar.

Köpek balıklarının do
ğal besinleri arasında büyük balıklar, bazı deniz memelileri, büyük mürekkep balıkları ve diğer köpek balıkları yer alır. Üreme sistemlerine baktığımızda, dişi bireylerle erkek bireyler aşağı yukarı birbirlerine benzerler. Bu hayvanlar genelde derin sularda yaşadıklarından ve akvaryumda yaşatılmaları zor olduğundan, çiftleşme davranışları iyi araştırılmamıştır. Köpek balıkları üç farklı şekilde ürer. Bazıları diğer balıklarda olduğu gibi döllenmiş yumurtayı dışarıya bırakırlar (ovipar), bazıları yavrularını vücut içinde taşır ve bizdeki göbek bağına benzeyen bir organ aracılığıyla besler (vivipar), bazılarıysa döllenmiş olan yumurtayı vücut içinde tutar ama herhangi bir şekilde yavruyu beslemez ve gelişimini tamamlayınca dışarıya bırakır (ovovivipar). Gebelik süreleri 9 ile 24 ay arasında değişir. Bir defada en az 1 en çok 100 yavru doğurabilirler.

KAN KOKUSUNU 3 KM UZAKTAN ALAB
İLİRLER
Köpek balıklarının diğer canlılara üstünlük sağlamalarına yarayan bir başka özellikleriyse duyu organları. Koku alma ve işitme duyuları iyi gelişmiş olan köpek balıkları kan kokusunu 3 km uzaktan alabilir. Çok küçük sesleri duyabilir ve geldiği yönü tayin edebilir, oysa insan sualtında sesi duyar ama geldiği yönü tayin edemez. Görme duyuları pek gelişmemiştir. Zaten genelde derin sularda yaşadıkları için, görme duyularını pek kullanmaz. Vücutlarının yan tarafında bir çizgi şeklinde bulunan ve “yanal organ” denen duyu organlarıyla manyetik alanları algılayabilir, yön tayini yapabilir (özellikle bulanık suda) ya da yaralı bir balığın çıkardığı titreşimleri saptayabilirler.

Köpek balıklarının en önemli duyu organıysa “Lorenzini ampulleri” denen elektroreseptör hücreleridir. Bunlar vücudun ba
ş kısmında bulunan ve 1 mm’lik kanallarla dışarıya açılan yapılardır. Elektriksel uyarılara karşı oldukça hassastırlar.

Bu kadar hassas duyu organlarına sahip bir canlı için av bulmak ve onu avlamak çok güç olmasa gerek. Avlanmada ilk uyarılan koku alma ve i
şitme duyularıdır. Harekete geçen hayvan ava yaklaştıkça görme duyusu devreye girer. Avı bulduğunda etrafında daireler çizmeye başlar. Bir müddet sonra bu daireler küçülmeye ve çapraz geçişler yapmaya başlar. Iyice yaklaşğında gözleri (parçalama sırasında koruma amaçlı olarak) geriye doğru kayar ve özel bir kapakla kapanır. Bu andan sonra artık devrede sadece elektroreseptör organları çalışmaktadır ve hayvan elektrik yayan her şeye saldırır. Ağız açıldığında alt çene dışarıya doğru çıkar ve avını yakalayan hayvan üst çenesiyle avını tutar. Alt çeneyle de parçalar. Bu arada kazayla parçalanan kendi türlerini dahi yiyebilirler. Tek tek avlandıkları gibi, grup halinde de avlanabilirler. Uzmanlar dalarken ya da yüzerken saldırgan tek bir birey görüldüğünde korkulacak bir durum olmadığını ama sürüyle karşılaşıldığında durumun pek güvenilir sayılamayacağını söylüyor.

Kuzey yarımkürede ya
şayan köpek balıklarının neden olduğu saldırma olayları yok denecek kadar azdır. Akdeniz, Ege ve Marmara Denizinde yaşayanların insanlara hiç saldırmadıkları kabul edilir. Bu durumda sahillerde tehlike yok gibidir. Bununla birlikte, açık denizde yüzmek ya da derin su dalışları yapmak her zaman beraberinde belli bir riski getirir. Yine de istatistiklere bakılacak olursa köpek balığı fobisi için bir neden yoktur. 

Köpek balı
ğı saldırıları en çok Avustralya’da görülmektedir ama burada da arı sokmasıyla ölenler köpek balığı saldırılarından ölenlerden 100 kat daha fazla olup boğulma sonucu ölenlerin sayısı ise 1000 kat daha fazladır. Güney Afrika’da son 35 yıl içerisinde en çok saldırıya sörfçüler ve zıpkıncılar maruz kalmış olup, bu arada yalnızca bir dalgıç ciddi biçimde yaralanmıştır. Akdeniz sularındaki köpek balığı saldırılarına ait bilimsel raporlar incelenecek olursa 1863-1961 yılları arasındaki yaklaşık 100 yıllık sürede sadece 18 saldırı olayının gerçekleşmiş olduğu görülür. 1960’lı yıllardan sonra Akdeniz’deki bu tip olaylara ait raporların bilimsel yayınlarda yer almadığı gözlenmiştir. Saldırı olaylarındaki en yüksek sayıya Italya kıyılarında rastlanmıştır (5 saldırı). Bunu Yunanistan (4), Mısır (3), Yugoslavya (3), Malta (1), Fransa (1) ve Kuzey Afrika kıyılarındaki belirsiz bir bölge (1) izlemektedir.

FAYDALARI...
Köpek balığı kıkırdağı başta kanser olmak üzere bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Tümörler beslenebilmek, geli
şebilmek, yayılabilmek ve toksinlerini kan dolaşımına aktarabilmek için kan damarlarına ihtiyaç duyarlar. Tümör oluşumundan sonra o bölgede yeni kılcal kan damarları oluşumu gözlenir. Yapılan çalışmalarda köpek balığı kıkırdağının bu yeni kılcal kan damarlarının oluşumunu baskılayan bir etkiye (anti-angiogenesis) sahip bir maddeyi içerdiği bulunmuştur.

Köpek balı
ğı kıkırdakları kullanıldığında, bu etki ile damarlaşmayı baskıladığı için tümör gelişemiyor. Tümör yok olmasa da yayılması durduğu için belirli bir bölgede sabit kalıyor ve tedavi için çok büyük bir şans doğuyor çünkü bilindiği gibi tümörün yayılması (metastaz) hastanın hayatını kaybetmesinin en büyük habercisidir.

Sadece bununla da kalmıyor kıkırda
ğın faydaları. Eklem yaralanmalarının tedavisinde, iltihap giderici olarak, bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinde, bakteriyal, viral ve mantar (fungal) enfeksiyonlara karşı dayanıklılık sağlanmasında, artrit (mafsal iltihabı) tedavisinde, ağrı kesici olarak, sedef ve akne tedavilerinde kullanılmaktadır.

Köpek balıklarının bazı türleri yakla
şık 500 m derinlikte yaşarlar. Peki hiç düşündünüz mü bu canlılar ışığın bile ulaşamadığı bu derinliklerde nasıl ya-şamlarını devam ettirebiliyorlar? Bi-limadamları bunu da araştırdılar ve köpek balığı karaciğerinde saklı olan bu sorunun cevabını buldular.

Köpek balı
ğının karaciğerinde squalene denen bir madde vardır. Bu madde yağ özelliğinde bir maddedir, oksijeni kolayca tutar ve ihtiyaç duyulan dokuya iletilmesini kolaylaştırır. Bu özelliği ile de bağışıklık sistemini güçlendirir. Oksijenin verimli kullanılmasına yardım eden squalene bize, köpek balılarının çok derinlerde, yüksek basınç altında çok az oksijenle nasıl yaşayabildiklerini açıklıyor. Squalene’ nin diğer faydalarına gelince, kanser tedavisinde hem antioksidan hem de kemoterapik ajandır, kanserojenler karşı koruyucudur, kalp hastalıklarında, diyabet (şeker), artrit, hepatit, gastrit tedavisinde ve kandaki kolesterolün düzenlenmesinde kullanılır. Köpek balığı karaciğeri yağında, aynı zamanda anne sütünde bulunan alkoksi gliserol yüzlerce kat daha fazla bulunmaktadır. Alkoksi gliserol bağışıklık sistemimizi güçlendirir, akyuvar ve trombositleri arttırarak antikorları uyarır, radyoterapinin yan etkilerini azaltır.



                                                                                     

                                                                              


NOT:KÖPEKBALIKLARINI VE BALİNALARI SADECE YÜZGEÇLERİ VE İŞLERİNE YARAYAN KÜÇÜK PARÇALARI YÜZÜNDEN KOCA HAYVANI ÖLDÜRENLER BU KÖTÜLÜĞÜ ARTIK YAPMAYINIZ.ÇÜNKÜ BU DAVRANIŞI KÖPEKLER BİLE YAPMAZ!!!.O.o
                           O